Eğitimlerimiz

Dil Konuşma Bozuklukları


DİL VE KONUŞMA GELİŞİMİ

Kendini ifade etme ve başkalarıyla iletişim kurma, yetersizliği olan çocukların en önemli gereksinimlerinden biridir. Dil ve Konuşma Gelişimi dersi ile bu çocukların Türkçe'yi doğru kullanarak; duygularını, düşüncelerini, isteklerini dile getirmeleri ve çevreleriyle iletişim sağlamaları amaçlanmıştır.

Çocuğun dili kullanmayı öğrenmesi gelişimin en önemli göstergelerinden biridir. Çünkü dil, belli kurallara dayalı semboller sistemidir. Konuşma ise dili kullanarak sözlü iletişim kurma yöntemidir. Çocukların, dile ait becerileri doğuştan getirdiği bilinmekle birlikte bu becerilerin çevresel faktörlerle geliştiği de bir gerçektir. Doğumdan sonraki ilk aylarda bebek; ağlama, gülme, hıçkırma, bağırma gibi birtakım sesler çıkarırken dışarıdan işittiği sesleri de taklit etmeye başlar. Çocuğun konuşulanları anlaması ve konuşmaya başlaması ses taklitleri, hece tekrarları ve ilk sözcüğün söylenmesi gibi dil gelişimindeki belirgin aşamalar izlenerek gerçekleşir.

Çocuklar Türkçe'yi annesinden, babasından ve yakın çevresinden gelişigüzel öğrenirler. Okullarda ise dilin kurallarını ve doğru kullanımını öğrenirler. Ancak yetersizliği olan çocuklar algılama güçlüğü, dikkat dağınıklığı, konuşma işlevini yerine getiren organlardaki yapısal bozukluklar veya organların hazır hâle gelmemesi ve çevresel faktörler nedeniyle dil gelişiminde sorunlar yaşamaktadırlar. İşte bu nedenle yetersizliği olan çocuklara Türkçe'yi doğru kullanma becerisi kazandırılırken sürekli ve sistemli bir eğitime gereksinim duyarlar.

Çocuğun diğer alanlardaki gelişimi konuşma mekanizması üzerindeki denetimini de artırmaktadır. Bu nedenle, konuşma üzerinde etkili olan organ ve yapıların güçlendirilmesi çalışmaları dil eğitiminin ayrılmaz bir parçasıdır.

 

Ailelerin bebeklere karşı gösterdikleri ilgi ve sevgi ile beraber onlarla konuşmaya başlamalarının bebeklerin dil gelişiminde önemli katkıları vardır. Fakat yetersizliği olan çocukların bu konuşmalara tepki vermemesi ya da çok az tepki vermesi üzerine genellikle tek yönlü bir iletişim meydana gelir. Bu nedenle, aileler bir süre sonra bebekleriyle konuşma sıklıklarını ve sürelerini azaltırlar. Bazı durumlarda da aile bireylerinin yapmış olduğu aşırı yardım nedeniyle çocuklar dili öğrenme ve kullanma gereksinimi hissetmezler.

 

Öğrenmenin temeli, bir uyarıcıya dikkat etme ve bu dikkati belli bir süre o uyarıcı üzerinde yoğunlaştırmadır. Aynı zamanda çocuğun bir uyarıcıya dikkatini yoğunlaştırabilmesi için; ortamın diğer uyarıcılardan mümkün olduğunca arındırılmış olması, kullanılan araçların uygun olması, etkinliklerin kısa ve basit olması, verilen yönergelerin kısa, net, anlaşılır olması ve eğitimin her aşamasında değerlendirme yapılması gerekir. Özellikle çocuğun dil gelişiminde kavram kazanımı önemlidir. Ağır düzeyde zihinsel öğrenme yetersizliği olan çocuklarda kavram gelişimi daha yavaştır ve kavramların kazanılması uzun bir dönem alır. Kavramların anlamlı olması için de nesnenin kendisinin, resminin ve adının söylenişinin sistemli bir yapı içinde çocuğa öğretilmesi gerekir.

 

Çocuklarda alıcı dilin, ifade edici dilden önce geliştiği dikkate alındığında alıcı dil gelişimini desteklemek için anne, baba ve öğretmenin; kısa, basit cümleler kurmaları ve sözel ifadeleri tekrarlamaları gerekir. Çocuğun konuşulanları anlamasında, konuşma sırasında kullanılan jest ve mimikler, sözcük ya da eylemlerin hareketle ifade edilmesi etkili olmaktadır. 

Bütün bunlar dikkate alındığında dil eğitiminin temel amacı; Türkçe'yi etkin olarak kullanmada karşılaşılan sorunları en aza indirmek için uygun eğitim çalışmalarına yer vermek olmalıdır. 

 

 

DİL VE KONUŞMA BOZUKLUĞU NEDİR?

         Dil ve konuşmayla ilgili bozukluklar da birbirinden farklıdır. Bir kişi diğerlerini anlamakta, düşüncelerini paylaşmakta güçlük çekiyorsa bu dil bozukluğudur. Eğer bir kişi konuşma sesleri düzgün veya akıcı telaffuz edemiyorsa, konuşması akıcı değilse ya da sesiyle problemi, varsa bu konuşma bozukluğudur.

Kliniğe "düzgün cümle kuramama" şikâyetiyle başvuran bir bireyin bu şikâyetinin altında yatan temel neden, sözcük dağarcığının kısıtlılığı olabileceği gibi bazı ekleri kullanmaması ya da sözcükleri bağlamına uygun kullanmaması da olabilir.

 

 

 

DİL VE KONUŞMA BOZUKLUKLARININ SEBEPLERİ NELERDİR VE TANISI NASIL KONUR?

          Dil ve konuşma bozukluklarının çeşitli nedenleri vardır. Konuşmayı sağlayan kas ve kemik yapılarındaki değişiklikler, yarık damak, diş problemleri, beyin ya da sinirlerde meydana gelen problemler, işitme kaybı, serebral palsi, parkinson, als gibi nörolojik bozukluklar, beyin hasarı ve mental retardasyon (zeka geriliği), otizm, asperger, down sendromu, apert sendromu, velokardiyofasiyal sendrom gibi genetik sendromlar, dil ve konuşma problemlerinin nedenleri arasında sayılabilir. Reflü, polipler, nodüller, ses tellerindeki rahatsızlıklar ve gırtlak kanseri gibi hastalıklar da ses kaynaklı konuşma bozukluklarının nedenleri arasındadır.

 

    DİL VE KONUŞMA BOZUKLUKLARI NASIL SAPTANIR?

Bireydeki dil bozukluğunun dilin hangi bileşeni veya bileşenleriyle ilgili olduğunu saptamak için dil değerlendirmesinin geniş bir yelpazede, dili oluşturan tüm bileşenlerin, dil ve konuşma terapisti tarafından teker teker değerlendirilerek yapılması gerekir.

         Konuşma bozukluğunda ise kişi hangi sesleri çıkartabiliyor, hangilerini çıkartamıyor ya da hangi sesleri kelimenin belirli yerlerinde kullanabiliyorken hangilerini kullanamıyor gibi faktörleri (örneğin "k" sesini hece başı pozisyonda kullanabiliyorken, hece sonu veya ortasında kullanamıyor vb.) belirleyen testleri yaparak ya da konuşmanın akıcılığını ve hızını ölçerek bir konuşma değerlendirmesi sağlanabiliyor. Böylece bireyin dil ve konuşma problemi daha ayrıntılı analiz edilebiliyor ve dilin hangi bileşeninde ya da konuşmanın hangi bölümünde ne kadar bozukluk olduğunun saptanmasıyla bireye uygun terapi planı hazırlanabiliyor. Gerekli görüldüğü durumlarda terapist; işitme testi, KBB ya da nörolojik muayene de isteyebilir.

 


Daha falza bilgi için
bizi arayın +90 (312) 504 53 33